top of page
Search
  • Writer's pictureSinem Soydar

Derya Sontur'la sohbetin ardından; Mavi hap mı kırmızı hap mı?


4 Mart Perşembe akşamı değerli dost Derya ile yaptığımız sohbet hayal ettiğimiz gibi çok keyifli geçti. Derya’nın fiziksel limitlere rağmen, kendisine zor – belki de mantıksız - bir hedef koyması, bu hedefe ulaşmak için verdiği 4 yıla yakın mücadele ve sonunda hedefini gerçekleştirmesini konuştuk.

Işin en güzel yanlarından biri de sohbetimize katılan yeni dostlar ve onların hikayeleri oldu ki, ne kadar şükretsem az.

Parçası olduğumuz toplumun yazılı olmayan kurallarına göre davranıp, size verilen “check list”te hatrı sayılır sayıda maddeyi tamamlayınca, insan yavaş yavaş kafasını kaldırmaya başlıyor. Kendine, etrafına ve hayata bakmaya başlıyor.

Ben de bir süredir kafamı kaldırmaya çalışıyorum: Zihnimi, kalbimi beslemek ve üretmekle ilgili muhteşem bir açlık içindeyim. Aynı anda bir sürü şey yapmaya çalışıyorum, çünkü zamanın daraldığını düşünüyorum ( Belki de zamanla barışmanın bir yolunu bulmam gerekiyor).

Nedense kaçırdığım ya da unuttuğum dersleri tekrar almak gibi bir hevese girdim son zamanlarda. Yıllar önce okuduğum bence o zamanlar benim için bir roman olmaktan öteye geçememiş “Simyacı” kitabını tekrar okuyorum. Ve ne büyük tesadüftür ki bu ikonik kitap beni şu arka kapak cümlesi ile selamlıyor “Dreams are made to be followed”. Tıpkı Derya’nın anlattığı mantıksız hayaller (Unreasonable Dreams ) konseptini tamamlar biçimde, hayalinin peşinden gitmeyi anlatıyor.

Geçmişten tekrar aldığım derslerden bir diğeri de Matrix’i seyretmek oldu. Açıkçası zıtlıkları hazmetme zorluğundan keyif alıyorum. Yani bir yandan tarih sayfalarından bir çobanın hikayesini okurken, bir yandan geleceğin karanlığından çıkan yarı kodlanmış insan hikayeleri beynime HITT (High Intensity Interval Training) etkisi yaratıyor.

Matrix’e dönersek; Neo’nun bir cümlesiyle beynimde çakan şimşeği paylaşmak isterim. “Hayatımının kontrolünün bende olmadığı fikrinden hoşlanmıyorum” diyor Neo, seçimini “mavi hap”tan yana yaparak, kendi seçtiği hayatı yaşıyor.

Filmdeki bu an beni Derya’yla olan sohbetimize götürüyor. Derya da “Sorumluluklarım beni özgürleştiriyor, çünkü seçimlerimi ben yapıyorum” demişti. Gerçekten de değerlerimizden, hedeflerimizden doğan seçimler yaptığımızda; aldığımız sorumluluklar bizi hedefe götüren aksiyonlara dönüşmüyor mu?

Ve belki de en güzel çıkarımlardan biri; özgürleşmemizden doğan yaratıcılığımızın bizi mantıksız hayallerimize yakınlaştırması değil mi? Aslında herşey ne kadar da ilintili: Hayal kurmaktan korkma, hayatının kontrolünü eline al, tercihlerini yap ve özgürleş. Cıktığın yol seni imkansız sanılanın mümkün olduğu yere götürecek.

Bu yolda yürürken, “Orbit in Us”ın deyimiyle yörüngeye girerken, yaratıcılıktan nasıl beslenebilirizi eski dostum Ozan ile 11 Mart Perşembe akşamı Clubhouse’da konuşacağız. Bize katılırsanız çok seviniriz.


Ilham olmak, ilham almak niyetiyle!

108 views0 comments

Recent Posts

See All

Toprak

Su

bottom of page